22.03.2024
Su ayak izi, su tüketimi, su hayattır, su, su, su… Peki nedir bu su? Neden bu kadar önemli?
Canlıların yaşaması için iki şeye ihtiyacı vardır. Oksijen ve su. Bunlar olmadan canlıların yaşamlarını devam ettirmesi pek mümkün değil. Öyle ki vücudumuzun çok büyük bir kısmı yine sudan oluşuyor. İç organlarımız, kemiklerimiz… Su yaşamımızın her anında önemli bir yere sahip. Peki dünyada durum nasıl, gelin hep beraber bir göz atalım.
Dünyanın %74’ü sularla kaplı. Fakat bizim için erişilebilir ve kullanılabilir tatlı su kaynakları önemli. Yani dünyadaki suyun sadece 100.000’de 6’sını kullanabiliyoruz. Bunu farklı bir şekilde şöyle de ifade edebiliriz: 19 litrelik bir damacananın 23 damlası kullanılabilir. Evet, bu çok az bir miktar. Bu yüzden sahip olduğumuz kullanılabilir tatlı su kaynaklarını özenle korumamız gerekiyor.
Küresel ısınma ile birlikte azalan yağışlar ve üstüne üstlük her geçen gün artan nüfus, tüm dengeleri değiştiriyor. Vazgeçemediğimiz birçok alışkanlığımız yüzünden su tüketimini azaltmak konusunda büyük adımlar atamıyoruz.
Alışkanlıklarımızın en önemlilerinden biri şüphesiz son birkaç yılda artan alışveriş çılgınlığı. İhtiyacımız olmasa bile kendimizi tatmin etmek için sürekli para harcıyoruz. Örneğin bir Jean pantolon veya bir pamuklu tişörtün üretilmesi için binlerce litre su kullanılıyor. Ya da o iştahlı iştahlı yediğiniz hamburgerler. Sadece bir hamburger üretimi için 17 küvet dolusu su harcanıyor. Yanlış duymadınız, tamı tamına 17 küvet…
Dünyada en çok tarım alanında su harcanıyor. Daha sonra sanayi ve evsel kullanım geliyor. Tarımdaki su tüketimini azaltmak için alternatifler mevcut. Örneğin dikey tarım. Hem alanı hem de suyu daha etkili kullanabileceğimiz bir yöntem. İlerleyen yıllarda nüfus arttıkça ve tarım alanları yerini upuzun betonlara bırakınca dikey tarım bizim için çok güzel bir çözüm olacak.
Suyun bir diğer özelliği ise donduğunda yoğunluğunun azalması. Yani buz suya batmaz, yüzeyde kalır. Bu sayede deniz canlıları hayatlarını devam ettirebilir. Denizler geç ısınıp geç soğuduğu için gece gündüz sıcaklık farkları da dengede kalır.
Madem kullanabildiğimiz su miktarı az, o zaman deniz suyunu tatlı suya çevirip kullanalım dediğinizi duyar gibiyim. Dünya nüfusuna bu hizmeti sağlamak çok maliyetli. Ancak ilerleyen yıllarda bu yönteme daha çok ihtiyaç duyacak olmamız muhtemel. Ayrıca sudaki tuzları ayrıştırıp tatlı su üretmek çevreye de yine zarar veriyor. Ayrıştırılan tuzlar yeniden denizlere karıştırıldığında canlılar için bir tehdit oluşturuyor. Bu işlemi yapan makinelerin tuza dayanıklı olması ve tuzu ayrıştırması için kullanılan kimyasallar çevreye bırakılınca yine büyük sorunlarla karşılaşıyoruz…
Toparlayacak olursak dünyadaki su miktarı değişmiyor. Sadece kullanılabilir temiz su miktarı azalıyor. Bir yandan da nüfus sürekli artıyor. 25 litre suyu 10.000 kişiye paylaştırmak yerine 25 litre suyu 100.000 kişiye paylaştırmamız gerekiyor. Nüfus artmaya ve insanlar tüketim alışkanlıklarında önlem almamaya devam ettikçe su savaşları daha da yaygınlaşacak hatta uluslararası en büyük sorun haline gelecek.